top of page

SES GETİREN 10 ARALIK PROGRAMIMIZ: İZLEYEBİLECEĞİNİZ EN ETKİLEYİCİ OKUL PROGRAMI!

Geçtiğimiz günlerde okulumuzda büyük bir coşkuyla kutladığımız 10 Aralık İnsan Hakları ve Demokrasi Haftası programımız o kadar ustaca hazırlanmıştı ve o kadar etkileyiciydi ki; sitemizin ilk yazısına konu olarak seçmesek olmazdı.

#1.jpg
IMG_1532.JPG

   Okulumuz öğrenci ve öğretmenlerinin büyük bir titizlik ve emekle hazırladığı programımızı ilçemiz adına kutladık. Günümüz dünyasında mumla aradığımız sevgi ve hoşgörü teması üzerineydi bu program. Gerçekler o kadar yalın bir şekilde ve o kadar ustalıkla işlenmişti ki programı izleyenler olarak gözyaşlarımıza hakim olamadık.

IMG_1654.JPG
IMG_1553.JPG
Adsız.png
sad.png

   Peki, bu kadar hayranlıkla izlediğimiz programımızın konusu olan 10 Aralık nedir, ne değildir? Gelin bir göz atalım.

Vahşet, yıkım ve ölümlerle dolu 2. Dünya Savaşından sonra dünya devletleri insanlara tanınan hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması konusunda tarihte nadir rastlanan bir şekilde hemfikir oldular. İnsan Hakları Bildirisi hazırlandı ve Paris'te yapılan oturumda neredeyse tüm dünya devletleri tarafından kabul edildi. Bildirinin kabul edildiği bu günü, 10 Aralık'ı günümüzde İnsan Hakları ve Demokrasi Günü olarak kutluyoruz.

Kutlamak dediğimize bakmayın, öyle basit bir şey değil bu. Biz her 10 Aralıkta yaşadığımız coşkuyu bu bildiriyle kurtulan tüm esirler, hakları suistimal edilen, tarih boyunca insanca yaşamasına izin verilmeyen tüm insanlar adına yaşıyoruz. Programımızda görev alan tüm arkadaşlarımız ve öğretmenlerimiz bugünün anlam ve öneminin farkında olarak çalıştılar ve ortaya böyle şahane bir program çıktı. Gelin, onların program hakkındaki düşüncelerine bir bakalım.

adf.png

   İlk durağımız programımızda yer alan tiyatro gösterisinde Ünzile'nin annesi rolündeki yetenekli öğrencimiz Zeynep Naz Hüyük oldu. " Ben bu programda Ünzile'nin annesini oynuyordum ve kadın kafasını bile kaldıramıyordu erkeğin karşısında. Çünkü ona bir korku işlemiş. Her şekilde şiddet uygulanıyor ve kadın korkuyor. Yaşamaktan korkuyor, nefes almaktan, yürümekten korkuyor ve başı sürekli yere eğik. Bu kötü bir şey ama ülkemizin gerçeklerini yansıttığını düşünüyorum. Bu program sanıyorum ki en azından bizim okulumuzda bir duyarlılık yarattı. Bu programda yer aldığım için çok mutluyum. " diyerek düşüncelerini ifade etti.

Adsızosrhguknlj.png

   Bir sonraki durağımız programda Ömer Halisdemir rolünde yer alan Murat Tahtalı arkadaşımız oldu. Rolü hakkında ne düşündüğünü sorduğumuzda, “ Biliyorsunuz benim rolüm Ömer Halisdemir idi.Yine bildiğiniz üzere kendisi 15 Temmuz darbe girişiminde şehit düşen kahramanlarımızdan biriydi. Kendi canını bizim için feda eden, hiç tanımadığı insanlar için ölen, herkesin anması gereken yüce gönüllü insanlardan biri... Ülkemizin bu kahraman şehitlerini sadece özel günlerde değil, her gün anmalıyız. Bu programdaki rolümle birlikte onun adını yaşattığım için mutluyum, “ ifadelerini kullandı. 

 

 

 

                 

   Bir diğer öğrencimiz Nevres Gelmez ise, " Günümüzde Suriye denince direkt akla savaş geliyor. Ülkemizde her yerde melodika çalan, para kazanmaya çalışan göçmen çocuklar var. Bir Suriyeli çocuk, yedi abisi savaşta, üç küçük kardeşi var ve onlar için çalışıyor. Bu çocuğun yaşı on, bilemediniz on iki. Bu çocuk hayatta kalmaya çabalıyorsa ve ülkesini terk edip bir şekilde buraya gelmişse insan haklarının daha çok önemsenmesi gerek. Aktif bir sosyal medya kullanıcısıyım ve bugün ülke gündeminde 10 Aralık İnsan Hakları Günü yok. " şeklinde yorum yaparak bugün ve önemi hakkındaki bilinç seviyemizin ne kadar yetersiz olduğunu vurguladı.

   Aslında okuduğunuz sohbetlerimizin ve haberimizin sonunda okuyabileceğiniz değerli öğretmenlerimizin yorumlarından çıkardığımız ortak fikir, bilinç seviyemizin ve farkındalığımızın ülke olarak ne kadar yetersiz olduğunu ortaya koyuyor.

   Peki bu durumu iyileştirmek için ne yapabiliriz? Beden Eğitimi öğretmenimiz Bora Öztürk, bu soruya “ eğitim “ diyerek yanıt vermişti. Biz de buna inanıyoruz; silah ve şiddetin yerini eğitim ve bilginin alabileceğine, kaliteli bir eğitimin her şeyi düzeltebilecek güçte olduğuna inanıyoruz. Biz artık dayanamıyoruz sevgili okuyucu. Dünyada düzelmesi gereken bu kadar çok şey varken, hiçbir şey yapmıyor olduğumuz gerçeğine dayanamıyoruz. İnancı, dili, ırkı, görüşleri yüzünden öldürülen insanların olduğu bir dünyada yaşamanın utancını üzerimizden atamıyoruz. Her şeyin farkındayız ve okulumuzda aldığımız kaliteli eğitimle kendimizden başlayarak sayfamızda bir şeyleri değiştirmeye, birkaç kişiyi de olsa bilinçlendirmeye çalışıyoruz.

   Haberimizi okurken bir şeylerin farkına varıyorsanız, zihninizin derinlerinde bir şeyler uyanıyorsa ne mutlu bize; amacımıza ulaşmışız demektir. Biz, ŞAÖFL öğrencileri olarak son derece bilinçli bireyleriz ve bundan gurur duyuyoruz. Programımızda şiddete, önyargıya, bilinçsizliğe, cehalete dur dedik ve aydınlık geleceğimizin önünde engel olan tüm karanlıkları durdurmaya geliyoruz.Bir insan yeteri kadar isteyip azmederse her şeyi yapabilir, biliyorsunuz. İnanın biz bu dünyada bir değişiklik yapmayı her şeyden çok istiyoruz ve tüm emeklerimiz bu uğurda.

    Siz, bunu okuyan kişi; eğer bakış açınızda ve vicdanınızda iyi yönde bir değişiklik yapabildiysek, bir etki yaratabildiysek, bu da yeter bize; çünkü her insan bir dünyadır ve siz de apayrı bir dünyasınız.

   Her şeyin daha güzel, insanların daha mutlu, haklarımızın daha değerli olduğu günlerde görüşmek üzere sevgili okuyucu... Beklemede kalın :)

Haberimiz burada bitmedi! Programda görev alan değerli öğretmenlerimizin konuşmalarını okumak için kaydırın :)

bu.png
bu bi de.png
bu ve.png
ve bu.png

Değerli  Öğretmenlerimizin  Konuşmaları

   Beden Eğitimi öğretmenimiz Bora Öztürk:

   “ İnsan haklarının korunması, şu an içinde bulunduğumuz medeniyet seviyesine borçlu olduğumuz bir kavram. Bu konuyu gündemden düşürsek insanlık birkaç yüzyıl geriye gider. Bu aynı zamanda şu ana kadarki kazanımlarımızın birçoğunu ortadan kaldırmak demektir. Özellikle son yüzyılda yaşananlara baktığımızda daha da ivme kazanarak geliştiğimizi görüyoruz. Cumhuriyet yıllarında yaşanan gelişmelerimiz de buna dahil. Bu kavramı yok etmek, kazanımlarımızı yok etmekle aynı. Böyle bir şeyi görmek istemeyiz, göreceğimizi de zannetmiyoruz. Sosyolojide çok temel bir ilke vardır: Sosyal gelişimler zor yaşanır ancak geriye dönmesi de bir o kadar zordur.

Peki, istenilen seviyede miyiz? Maalesef hayır. İnsan haklarıyla, kişisel fikir özgürlüğüyle ilgili daha iyi bir konumda olmalıyız. Ancak bugüne kadarki kazanımlarımızın önemini de yadsıyamayız. Bizi ileriye taşıyacak olan da siz öğrencilerimizsiniz.

Peki, ülkemizde insan haklarını geliştirmek için ne yapabiliriz? Kişisel özgürlükler kazanılır. Yani bunun bedelini ödememiz gerekir. Biz bugün bu topraklarda, bizden öncekiler bunun bedelini ödediği için güvenle yaşayabiliyoruz. Aynı şey haklarımız için de geçerli; daha iyi bir seviyeye gelmek istiyorsak, bunun bedelini ödememiz lazım. Bu kolay değil. Bu soruya ciltlerce kitapla cevap verilebilir ancak hepsini toplayıp tek kelimeyle ifade edecek olursak bu “ eğitim “ olur. Eğitim şart.

Son olarak, programımız gerçekten çok başarılıydı. Ek görseller, ışıklar ve sesle ilgili uzmanların gelmiş olması renk kattı. Ancak gösteriye olumlu izlenimim şekilden ziyade özüyle ilgiliydi. Öğrencilerimiz çok iyi hazırlanmıştı ve vermek istedikleri mesajlar mükemmeldi. Günün anlam ve önemini ancak bu kadar vurgulayabilirdik. Hepimizin eline sağlık.

Ek olarak, gösteriyi seyrederken şu izlenime kapıĺdım; inanıyorum ki öğrencilerimizden bazılarını ileriki yıllarda sahnede, devler tiyatrolarında, televizyon programlarında izleyeceğiz. Şimdiden hepinizle gurur duyuyorum çocuklar. “

 

   Müzik öğretmenimiz Sibel Kömür:

   “ Konu insan hakları olunca ben ve arkadaşlarım işimizin zor olduğunun bilincindeydik. Çünkü dünyada bunca hak ihlali varken, dünyanın süper güçleri olarak bilinen büyük devletlerin insanın en temel hakkı olan yaşama hakkını elinden alan savaş ve sömürge politikaları bir kaos ortamı yaratmaktaydı.

Savunmasız çocuklar ve kadınlar dünyanın her yerinde ezilip istismar edilirken bizler; Bu programı hazırlama aşamasında konuyu tüm boyutlarıyla ele alıp, toplumun belleğinde yer etmiş acı olayların unutulmaması için çaba sarf etmemiz gerektiğinin bilincindeydik. Bu amaçla her bireyin yalnızca insan olma sıfatıyla elde ettiği eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkının; dil, din, ırk, cinsiyet ve toplumsal statü ayrımı gözetmeksizin yasalar önünde eşit olduğu konusunda farkındalık sağlamalıydık. ‘ Ben gelmedim davi için, benim işim sevgi için ‘ diyen Yunus Emre; ‘ gel, ne olursan ol, yine gel ‘ diyen Mevlana, ‘ aynı yolcuyuz, yoldaşız‘ diyen Aşık Veysel ve ‘insan hakları düşünce ve ifade özgürlüğüdür; onurlu, eşit ve özgür yaşamaktır ‘ diyen Atatürk gibi tüm insanlığı sevgi, hoşgörü ve eşitlik paydasında birleştiren evrensel değerlerimizden feyz aldık. Onların öğretileri doğrultusunda mesajlar vererek bizi izleyenlere ışık olmaya çalıştık.

   Sonuç olarak hangi branşta olursak olalım, biz öğretmenlerin; bilinç düzeyi yüksek, topluma ve çevresine duyarlı, İnsan haklarına saygılı, hoşgörülü ve sosyal bireyler yetiştirmek gibi bir misyonumuz var. Ben ve arkadaşlarım programa hazırlık sürecinde gördük ki, bizden sonraki nesil de ülkemizde ve dünyada hak mücadelesi vermeye devam edecek. Yalnız insan değil, tüm canlıların haklarına saygılı, adalet duygusu gelişmiş, demokrasi ve eşitlik ülküsünü hayatının her alanında yaşayan ve yaşatan, üreten, eğiten, akıllı ve çalışkan bir nesil gümbür gümbür geliyor... Umutlanmak için çok sebebimiz var. :) "

Değerli öğretmenlerimize, programda görev alan tüm arkadaşlarımıza, her türlü desteği esirgemeyen okul idaremize ve haberimizin yapımında çalışan dokuzuncu sınıf arkadaşlarımız,

Meryem Sude Küçükbaş,

Sude Suna,

Hazal Ersoy,

İnci Demirci,

İsmail Vedat Turhan,

Efe İleri,

Metin Anıl Gülhan,

Yunus Emre Erdem,

Bora Çalık,

Egemen Yılmaz,

Kemal Erdem Bulut’a teşekkür ederiz. 

bottom of page